İHANETE UĞRAMIŞ İSTANBUL’DA AYAĞINI YURT TOPRAĞINA BASAN BİR ÇİÇEK ADASI

Evet; İstanbul ihanete uğradı, yakıldı, yıkıldı, iğrenç bloklarla gökyüzü bile parçalandı. Denizi kirlendi, yolları kilitlendi, üç kuruş müteahhit ve politikacı kârı için göz göre göre batırıldı, bir zamanların dillere destan şehrinde yaşamak bir çileye, bir işkenceye dönüştü…

Biraz uzakça bir semtte bir işiniz, gitmeniz gereken bir yer varsa, bir gününüzü ayıracaksınız… Saatler boyunca otomobillerde, otobüslerde ömür tüketeceksiniz, egzoz gazları soluyacaksınız. Evinizin penceresinde, balkonunda başka apartmanların duvarlarıyla, balkonlarıyla, pencereleriyle bakışacaksınız; bıraktık denizi görmeyi, bir avuç gökyüzüne hasret yaşayacaksınız.

Ama yer yer adalar da var bu şehirde, ayağını insan sevgisine, yurt sevgisine, sıla hasretine basmış güzel insanların yaşadığı, kır çiçekleriyle donanmış bahçelerin olduğu yaşanası adalar. Hem de yeri gelmiş elde tırpan çayır biçmiş, yeri gelmiş yapı kurmuş, okullarda dirsek çürütmüş, Ardahan’dan İstanbul’a, haroslardan fabrikalara bu ülkenin harcını atmış, emeğini, terini katmış, ekmeğini taştan çıkarmış, çeliğe su vermiş güzel insanların adası…

Bunlardan birini Pazar günü bir söyleşi ve kitap imzası için çağrılı olduğum Darıca’da gördüm. Yıllardır toplantılara, etkinliklere çağrılırım; çoğunu da kırmam, yol parasıymış, konaklamaymış aldırmadan insanlarımın yanına koşarım.

Anlı şanlı belediyeler de çağırır, üç beş okuyucunun, edebiyat sevdalısının sürdürmeye çalıştığı okuma grupları da.

İnanın hiçbirisinde bu kadar duygulanmadım, hiçbirisinde bu kadar sıcak ve candan bir ortam, bir ilgi görmedim…

Ardahan Ölçek köyünde komşumuz Duduna köyü derneği (şimdi Balıkçılar oldu adı) çağırmıştı. Günler önceden başlamışlar hazırlıklara. Neleri düşünmemişler ki; İstanbul Yakacık’ta yaşayan Dursun Akçam’ın küçük kız kardeşi Adalet bibimi bulmuşlar. Onun fotoğraf albümlerini karıştırmışlar, bende olamayacağını tahmin ettikleri fotoğrafları çekip büyültmüşler, çerçeveletirmişler. Birinde babam Dursun en küçük kardeşi Kerim (ışıklar içinde olsun, benim tırpan ve sigara bükme öğretmenim, karınca ezmez dünya güzeli insan), bir küçük kardeşi Durmuş (Selim diye de bilinir, Munise kahramanlarından, uzun ömürlü olsun) küçük bacısı Adalet ile birlikte. Diğer fotoğraf genç yaşta yitirdiğimiz İsfendiyar amcamın oğlu Dr. Rasim’in nişanından. Üst köşede bir kenar sığıntısı olarak katılmışım fotoğrafa. Nenem Seyhat, babam Dursun, Rahile abla ve iki kardeşim de aynı karede. Bu fotoğrafları da büyüttürüp çerçeveletirmişler, etkinlikte bana armağan ettiler.

Kocaman bir plaket yaptırmışlar. Etkinlik için duygu yüklü bir görsel tasarım hazırlamışlar; beni de Ardahan Sevdalısı yazar olarak yazmışlar; sayfanın tam karşısında sisler içindeki Dursun Akçam, bana, büyük oğluna doğru bakıyor…

Sanıyorum sosyal medyadaki arkadaşlıklarımın, kültür ve edebiyat izleyicilerinin de özveriyle koşarak gelmesi sonucu salona sığmadı gelenler; dolup taştık dışarılara.

Duygu dolu, coşkulu, kimi konularda karşılıklı konuşmalarla genişleyen, herkesin büyük bir dikkat, dört göz, dört kulakla izlediği, katıldığı, büyük bir haz aldığı bir söyleşi gerçekleştirdik.

İki ayrı parti kargoyla gitmiş Alper Akçam ve Dursun Akçam kitapları, güzel kardeşim Turgut Şentürk’ün getirdiği bir önceki etkinlikten artmış Dursun Akçam kitapları, benim yayınevlerinde kalmamış kitaplardan bulup buluşturduğum bir bavul dolusu kitabın tamamı dağıldı, imzalandı; kitap alamayanlar oldu. Derneğe yakın oturanlar bir liste yaptılar. Bugün ilk fırsatta onların istedikleri kitapları da dernek adresine imzalayıp göndereceğim…

Etkinlik bitiminde de iki saatte yakın sohbet ettik, benim hiç niyetim olmamasına rağmen de neredeyse karga tulumba güzel bir yere yemeğe götürdüler. Orada söyleşiyi sürdürdük.

Sakın yanlış anlaşılmasın, çağrılacağım hiçbir yerden böylesi beklentilerim olamaz. Gönül dostluğu, kitap sıcaklığı yeter de artar…  

Dudunalı bir köylü çocuğu olarak yayan yapıldak okumaya geldiği Ölçek köyünde okul önlüğünü biçmiş Cılavuz Köy Enstitüsü çıkışlı annem Perihan Akçam’ın öğrencisi Necati Dursun’un çocukları, yeğenleri en başta yer aldılar etkinlikte. Ölçekli akrabalarım Munise kahramanlarından Köse Mehmet amcamın çocukları, torunları, Kado emimin çocukları, torunları, onlarca yıldır görememiş olduğum Nurhan Korkmaz öğretmenim, Merdali Koç kardeşim, Bayram Ekinci, yakınları ve birçok köylüm vardı katılımcılar arasında.

Dönüşte ihanet edilmiş İstanbul’da, karşıdaki kızımın evine gitmem yine iki buçuk saatimi yedi ama, Dudunalı ve Ölçekli toprak dostlarımın kurmuş olduğu o adadan aldığım güç, orada aldığım soluk benim mücadele azmimi, yaşam sevincimi perçinledi…

İyi ki varsınız, iyi ki sizlerle tanışmışım. Yerden göğe şâd olsun yaşamlarınız…

25 Ekim 2017, Alper Akçam